Dinde tahmid ne demek ?

Optimist

New member
[color=]Dinde Tahmid Ne Demek? Bir Hikâyenin Kalbinden Gelen Anlam

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün sizlerle bir hikâye paylaşmak istiyorum. Öyle kuru bir bilgi ya da soğuk bir açıklama değil; bir duygunun, bir fark edişin, bir teslimiyetin hikâyesi. Belki bazılarınız “tahmid” kelimesini duymuştur, belki de sadece “Elhamdülillah” derken aslında ne söylediğimizi hiç düşünmemişizdir. Ama bu hikâyede, “tahmid” sadece bir kelime değil — insanın Allah’a yönelen kalbinde yankılanan en derin teşekkürün sesi.

---

[color=]Bir Yolculuğun Başlangıcı: Ahmet’in Arayışı

Ahmet kırk yaşına yeni girmişti. Hayatta pek çok şeyi başarmıştı: iyi bir işi, sıcak bir yuvası, düzenli bir hayatı vardı. Fakat ne zaman yalnız kalsa, içinde bir eksiklik hissederdi.

Bir akşam, işten dönüşte arabasını sahil kenarında durdurdu. Gökyüzü kızıl bir renge bürünmüştü. Deniz kıyısına oturdu, derin bir nefes aldı.

“Bu kadar şeye sahibim ama içim neden huzur bulmuyor?” diye düşündü.

O an yanına yaşlı bir adam yaklaştı. Elinde bastonu, yüzünde yılların çizgileriyle oturdu yanına. Gözleri denize değil, sanki ufkun ötesine bakıyordu.

Yaşlı adam yavaşça konuştu:

“Evlat, insanın içinde bir yer vardır ki, orası yalnızca şükürle dolar. Belki senin kalbin de tahmid bekliyordur.”

Ahmet şaşırdı. “Tahmid mi? O da ne demek?”

Yaşlı adam gülümsedi:

“Tahmid, evlat… Allah’a hamdetmek demektir. ‘Elhamdülillah’ demenin, sadece dilde değil, yürekte yer bulmuş hâlidir. İnsan bazen minnetini söylemeyi unutur. O zaman içi boşalır.”

---

[color=]Kadınların Gözünden: Zeynep’in Hissi

Ahmet’in eşi Zeynep, kocasının bu aralar sessizleştiğini fark etmişti. Akşam yemeklerinde gözleri bir noktada takılı kalıyor, çocukların neşeli sesleri arasında bile dalıp gidiyordu.

Bir akşam ona sordu:

“Ahmet, neyin var? Son zamanlarda içinden bir şey kopmuş gibi görünüyorsun.”

Ahmet, yaşlı adamla yaptığı kısa sohbeti anlattı.

Zeynep uzun süre düşündü, sonra dedi ki:

“Biliyor musun, ben tahmidi hep anneannemden duyardım. O her sabah kahvesini içerken gökyüzüne bakar, ‘Elhamdülillah, bir gün daha verdin ya Rabbim,’ derdi. O zaman anlamazdım, şimdi anlıyorum; insan şükür ettikçe kalbi genişliyor.”

Ahmet şaşırdı. “Sen bunu nasıl bu kadar hissedebiliyorsun?”

Zeynep tebessüm etti:

“Çünkü biz kadınlar, şükretmeyi çoğu zaman sessizce yaparız. Yemek pişirirken, çocuk uyurken, dua ederken... Bizim tahmidimiz kelimede değil, ilişkidedir. Paylaşırken, affederken, sabrederken.”

---

[color=]Erkekçe Bir Sorgu: Ahmet’in Mantığı ile Kalbi Arasında

Ahmet o gece düşünmeden edemedi.

“Tahmid bir şükürse, ben de her gün şükrediyorum. İşim var, sağlığım yerinde, ailem yanımda.”

Ama sonra içinden bir ses, “Dilinde şükür var, kalbinde var mı?” diye fısıldadı.

Ertesi gün camiye gitti. Namazdan sonra imam hutbede şu cümleyi söyledi:

“Gerçek tahmid, sadece nimete değil, belaya da hamd edebilmektir.”

Ahmet’in kalbi sarsıldı.

Demek ki tahmid, yalnızca ‘iyi şeyler için teşekkür etmek’ değilmiş; aynı zamanda zorlukta bile Rabbine razı olabilmekmiş.

O akşam eve döndüğünde Zeynep’e dedi ki:

“Ben bugüne kadar tahmidi sanırım eksik yaşamışım. Her şey iyi giderken hamd ettim, ama imtihanlarda sustum.”

Zeynep gözleri dolarak cevap verdi:

“İşte tahmidin özü bu Ahmet... Hamd etmek sadece nimetin değil, varlığın kendisini anlamaktır.”

---

[color=]Bir Kalbin Uyanışı: Tahmidin Anlamı

Aradan birkaç hafta geçti. Ahmet artık sabah işe gitmeden önce aynaya bakıyor, “Elhamdülillah, bugün de varım” diyordu.

Zeynep, sabah çocuklara kahvaltı hazırlarken “Elhamdülillah, sesleriyle ev doluyor” diye içinden geçiriyordu.

Bir sabah, Ahmet kızını okula bırakırken trafik sıkıştı. Önceden olsa sinirlenirdi ama bu kez sadece derin bir nefes aldı ve mırıldandı:

“Elhamdülillah, sabrımı öğretiyorsun Rabbim.”

İşte o anda, yaşlı adamın ne demek istediğini anladı. Tahmid, sadece şükür değilmiş; her hâlde Allah’ı anmak, her nefeste O’na dönmekmiş.

Bir nimeti kaybettiğinde de, bir fırsat yakaladığında da, bir yolun başında da... Tahmid, insanın “ben biliyorum” demekten vazgeçip “Sen bilirsin” diyebilmesiydi.

---

[color=]Kadın ve Erkek Dengesi: Zihinden Kalbe Uzanan Yol

Bu hikâyede Ahmet’in tahmidi öğrenme süreci, erkeklerin genellikle akıl, mantık ve çözüm odaklı yaklaşımını yansıtıyordu.

O, anlamak ve çözmek istiyordu: “Tahmid ne demek, nasıl yapılır, ne işe yarar?” diye sordu.

Zeynep ise hissetmek istiyordu. Onun için mesele “nasıl” değil, “niçin”di.

Erkek stratejik bir cevap ararken, kadın sezgisel bir bağ kurdu.

Sonunda Ahmet’in aklı, Zeynep’in kalbiyle birleşti — ve tahmid, bilmekten hissetmeye dönüşen bir hâl oldu.

Belki de dinde tahmid, erkekle kadının, akılla kalbin, dünya ile maneviyatın buluştuğu o ince çizgiydi.

Bir kelimeydi ama içinde tevekkül, sabır, rıza ve minnettarlık vardı.

---

[color=]Son Bölüm: Forumdaşlara Bir Davet

Sevgili dostlar,

Bu hikâye sadece Ahmet’in ya da Zeynep’in değil; hepimizin hikâyesi olabilir.

Hepimiz bazen unuturuz tahmidi. Günlük koşturmacada, dertlerin arasında, kaygıların gölgesinde...

Oysa bazen sadece bir nefes alıp “Elhamdülillah” demek bile hayatı yeniden anlamlandırır.

Siz hiç farkında olmadan tahmid ettiniz mi?

Belki bir sabah pencereden süzülen ışığa baktığınızda, belki de bir hastalıktan sonra iyileştiğinizde…

Yahut kaybettiğinizde bile, “Elhamdülillah, Rabbim beni unutmadı” dediğiniz oldu mu?

Yorumlarda kendi tahmid anınızı paylaşın.

Çünkü her birimizin şükrü farklı bir tını taşır — ama hepsi aynı yere, Allah’a yönelir.

Ve belki de işte o zaman, bu forumda paylaştığımız her kelime, sessizce bir tahmid duasına dönüşür.